DİĞER
"Yazarlık atölyelerinin ve yazarlara nasihatlerin başat bir kuralı var: 'Anlatma, göster!' Nabokov için bu kural işlemez ya da metinlerinin tadına varmak için bu kuralı askıya almak lazım gelir. İyi yazarların anonim edebi yasaları böyle boşa çıkardığı sıkça görülür."
"Nabokov’a göre 'serbest çeviri' üçkâğıtçılık ve zorbalıktır. Çevirmen, eserin 'ruhunu' aktarmak amacıyla yola çıktığı an, eserini çevirdiği yazarın onuruna leke sürmeye başlar. Bu yüzden en kötü 'düz' çeviri, en güzel 'aktarım'dan bin kat daha iyidir."
İhtişam, sahip olduğu edebî parıltısının yanı sıra çeviribilime dair nitelikli bir örnek de… Öyküsüyle Nabokov için kişisel bir öneme de sahip olan kitabın Türkçeleştirme serüvenini Sabri Gürses'ten dinledik
Şiiri ve romanı aynı kategoride gören aymazlığın iktidar çağını yaşıyoruz. Bunun bir dil iktidarına dönüştüğü de söylenebilir. Bu dil ilginç biçimde büyük bir yaratının göstergesiymiş gibi kabullenilmiştir
Nabokov, romanı “zalimce” bulur ve dersleri boyunca defalarca, ısrarla, büyük rahatsızlık duyduğunu belli ettiği bu “zalimliğin” izini sürer. “Don Quixote gerçek bir zalimlik ansiklopedisidir,” ona göre...
Olay örgüsünün pasifize edilip aklın yerini sezginin alması sebebiyle olağanüstülüğün ve tesadüfiliğin başat öğeler halini aldığı, başkahramanın asıl sürükleyici kişi olduğu suç anlatılarını Osmanlı-Türk Polisiyesi olarak nitelendiriyoruz...
Edouard Levé okumak, kitap okumaktan çok beklenmedik bir şeyle beklenmedik bir anda karşılaşmaya benziyor...
© Tüm hakları saklıdır.